03 Nisan 2024

Seçmen iradesine pusu kurmuşlar!

Geçtiğimiz yerel seçimde de bu tür uygulamalar olmuştu belli ki bu uygulamaların tadı Erdoğan rejiminin damağında kalmış!

Van'daki Belediye Başkanlığı seçimini en çok oy alan aday değil, ondan 130 bin oy eksik alan aday kazandı!

Van İl Seçim Kurulu, Büyükşehir Belediye Başkanı adayı DEM Partili Abdullah Zeydan'ın "memnu hakkının iadesi kararının" Adalet Bakanlığı tarafından mesai bitimine 5 dakika kala yapılan itiraz üzerine geri alındığını duyurdu.

Abdullah Zeydan'ın seçimde aday olmasında Van İl Seçim Kurulu bir sakınca görmemişti.

Bizim seçim hukukumuzda bir vatandaşın aday olabilmesi için vermesi gereken belgelerden biri "adli sicil ve arşiv kaydı belgesi".

İl Seçim Kurulu, adaylar hakkında "seçilme yeterliliği yönünden" inceleme yapar ve bir eksiklik ya da aday olma şartları ile ilgili yetersizlik varsa söz konusu vatandaş aday olamaz.

Abdullah Zeydan aday olup, adı listeye yazıldığına göre bu incelemeleri geçmiş olması lazım.

Zeydan hakkında kesinleşmemiş bir karar gerekçe gösteriliyor ve 130 bin oy az alan AKP adayı seçilmiş sayılıyor.

Ceza hukukunun en önemli kurallarından biri hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmayan herkesin suçsuz olduğu ilkesi.

Belli ki işini bilen İl Seçim Kurulu, Adalet Bakanlığı ile el ele vererek Zeydan'a pusu kurmuş.

Kurulan pusu esasen seçmenin iradesine yönelik.

Bu da tıpkı kayyım uygulaması gibi seçmen iradesine karşı bir darbe anlamına gelir.

Geçtiğimiz yerel seçimde de bu tür uygulamalar olmuştu belli ki bu uygulamaların tadı Erdoğan rejiminin damağında kalmış!

Seçimi kazanamayınca, rakip adayın seçilme hakkını yok say, olmadı kayyım gönder!

Erdoğan tipi demokrasinin sınırları böyle işte!

* * *

Taşımalı seçmen!

Türkiye, tek parti döneminde bile böyle bir rezilliğe tanık olmamıştı, bu da Erdoğan rejimine nasip oldu!

 

Bu seçimin en unutulmaz görüntülerinden biri benim için oy vermek üzere kuyrukta bekleyen mahcup gençlerdi.

Hepsi asker traşlı, sivil giyimli onlarca genç.

Bunlar "güvenlik" gerekçesiyle Şırnak, Mardin, Ağrı, Kars, Siirt gibi seçim çevrelerine taşınmış polisler ve askerler.

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, 31 seçim çevresinde 46 bin taşımalı seçmen tespit ettiklerini söylüyor.

Görüntülerde oy versinler diye sandık başlarına getirilen gençlerin utangaç halleri hemen anlaşılıyor.

Belli ki onlar da bu rezilliğin bir parçası olmaktan çok hoşnut olmamışlar ama yapacak bir şeyleri yok.

Emir, demiri kesiyor, kendilerine gösterilen adaylara oy verip topluca geldikleri sandıklardan, topluca ayrılıyorlar.

Türkiye, tek parti döneminde bile böyle bir rezilliğe tanık olmamıştı, bu da Erdoğan rejimine nasip oldu!

Mehmet Y. Yılmaz kimdir?

Mehmet Yakup Yılmaz, 1956 yılında Malatya'da doğdu. İlkokulu Antalya Devrim İlkokulu'nda, orta okul ve liseyi parasız yatılı olarak Denizli Lisesi'nde okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden 1977 yılında mezun oldu

Gazeteciliğe SBF öğrencisi iken 1975 yılında Ankara'da Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki Yankı Dergisi'nde başladı. Derginin Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de bir süre yürüttü.

12 Eylül 1980 darbesi öncesinde Türk İş'e bağlı Yol İş Federasyonu ve YSE - İş sendikalarında basın müşaviri olarak görev yaptı, sendika gazete ve dergilerini yayınladı

Askerlik görevini Kara Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra İstanbul Gelişim Yayınları'nda mesleğe döndü. Gelişim Yayınları'nda Erkekçe ve Bilim dergilerinin Genel Yayın Müdürü Yardımcılığı ve ardından Gelişim TV Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevlerinde bulundu

1985 yılında Hürriyet'e geçti ve Hürriyet Dergi Grubu'nu kurdu. Tempo, Blue Jean, Playmen gibi dergileri yayınladı.

Daha sonra Dönemli Yayıncılık Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Ercan Arıklı ile birlikte Dönemli Yayıncılık'ın 1 Numara Yayıncılık'a dönüşmesi sırasında Genel Müdürlük görevini üstlendi. Aktüel, Cosmopolitan, Penthouse, Oya gibi dergilerin kurucu genel yayın müdürü oldu. Bugüne kadar 30'u aşkın derginin kuruculuğunu yaptı.

1995 yılı başında Posta gazetesini yayınladı. Aynı yılın sonunda Fanatik gazetesini, 1996 yılı sonunda da Radikal gazetesini kurdu, genel yayın müdürlüğünü yürüttü.

2000 yılında Milliyet Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü görevine getirildi. Bu görevi 5,5 yıl sürdürdükten sonra Doğan Burda Dergi Grububu'nun CEO'luğu görevini üstlendi.

2005 yılından 2018 Eylül ayına kadar Hürriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Ekim 2018'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Gazete köşe yazılarından derlenen "Kırmızıyı Seçtim, Aşk Mavinin Altındaydı", "Benden Selam Söyleyin Bütün Aşklarıma", "Aşktan Sonra Hayat Var Mı", "Şaşırma Duygumu Kaybettim, Hükümsüzdür" isimli kitapları yayımlandı. "Aşk Herşeyi Affeder mi" isimli uzun hikâyesi de kitap olarak yayınlandı. 

"Türkiye medyasında en çok yayın başlatan gazeteci" olan Mehmet Y. Yılmaz, güncel politik gelişmelerin yanı sıra, deneme tarzındaki yazıları ile futbol üzerine yaptığı yorumlarıyla da biliniyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Yargının itibarı nasıl korunur?

Taksirle ölüme sebebiyet vermekle suçlananların bile iktidara yakınlık durumlarına göre tutuksuz yargılanabildiği Türkiye’de, Nasuh Mahruki sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklandı. ‘Uluslararası Demokrasinin Küresel Durumu – 2023’ raporuna göre Türkiye, 173 ülke içinde hukukun üstünlüğü alanında 148. sırada yer alıyor. Bu tabloda siyasetin olduğu kadar yargı kurumlarının da rolü yok mudur?

Bu disiplinsizlik en ağır cezayı mı hak ediyor?

Teğmenlerin, subay yemini yapılmayacağına ilişkin emre rağmen, bu yemini etmeleri kuşkusuz ki bir disiplinsizliktir. Ancak ellerin vicdanlardan çekilmemesi de yararlı olur: TSK Disiplin Kanunu’nun öngördüğü en ağır cezayı gerektirecek bir disiplin suçu mudur?

İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına

Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, Riyad’daki dans gösterisinde Kâbe siluetinin dijital dekor olarak kullanılmasına, “Suud ulemasının sessizliği fecaattir” sözleriyle tepki göstermesini tebessümle karşıladım. Fetullahçılar, her türlü ahlaksızlığı yaparken kendisi Diyanet İşleri Başkanı idi. Bu ülkede yolsuzluğa “hırsızlık değildir” diyen, “rüşvet vermek caizdir” diyen fıkıh uleması bile gördük

"
"